Askerî ortaokulda öğrenimini sürdürürken, sadece ders kitaplarıyla yetinmediği, yerel dergi ve gazeteleri de izlediği, o günlerde Selanik’te çıkan “Çocuklara Rehber” adlı haftalık bir derginin fen ve matematik konularında açtığı yarışmaları kazananların başında Mustafa Kemal adının görülmesinden anlaşılıyor. Mustafa Kemal, Manastır Askerî Lisesi’ne devam ederken, dersleri dışında, vatan ve özgürlük kavramlarını işleyen Namık Kemal’in eserlerini Mehmet Emin (Yurdakul) in ve Tevfık Fikret’in şiirlerini durmadan okuyor, hatta ezberliyordu.
Bilindiği gibi Ocak 1923 tarihinde Bursa’da Şark Sineması’nda halka hitaben yaptığı bir konuşmada,
sorulan bir soru üzerine, “…İnsanlar mütekâmil olmak için bazı şeylere muhtaçtır. Bir millet ki resim yapmaz, bir millet ki heykel yapmaz, bir millet ki fennin icabettiği şeyleri yapmaz; itiraf etmeli ki o milletin tarik’i terakkide yeri yoktur. Halbuki bizim milletmiz, evsafı hakikiyesiyle mütemeddin ve müterakki olmaya lâyıktır ve
olacaktır”demiştir.
Cumhuriyetimizin kurucusu ulu önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk, kitap okumaya çok
önem vermiştir. Onun bu özelliği, askeri bir deha olmasının yanı sıra, pek çok konuda fikir
sahibi olmasına da vesile olmuştur. Okuduğu kitap sayısı resmi olarak kayıtlarda 3,997
olarak görünse de, kayda geçmeyen ve üzerinde not alarak çalıştığı kitapların olduğu da bir
gerçektir. Ömrünün büyük çoğunu cephelerde geçiren Atatürk, kitap okumayı hiçbir zaman
ihmal etmemiştir.
Her fırsatta amatör, profesyonel birçok sanatçıyı Ankara ve İstanbul’da huzuruna davet ederek dinleyen Atatürk’ün sevdiği isimlerin içinde Münir Nurettin, Safiye Ayla, Müzeyyen Senar ve Melek Erdik gibi usta sanatçılar olduğu bilinir.
Atatürk’ün inkılapları arasında gösterilebilecek en önemli çalışmalarından biri, bugün “Türk Dil Kurumu” olarak bilinen “Türk Dili Tetkik Cemiyeti“nin 12 Temmuz 1932’de kurulmasıdır. Atatürk’ün Türk dili ve tarihi üzerinde çok ciddi ilgisi ve araştırmaları vardı.
Atatürk’e; “Cumhurbaşkanı olmasaydınız, ne olmak isterdiniz?” diye bir soru yöneltildiğinde; “Millî Eğitim Bakanı olarak eğitim davasına hizmet etmek isterdim” diye cevap vermesi, O’nun eğitimin, millet hayatındaki olması gereken yeri ve önemine ne kadar büyük değer verdiğinin bir göstergesi olmuştur.
Türk halkının var oluşunu tayin eden Kurtuluş Savaşı öncesi ve süresince, Türk kadınının özverili katkılarını çok iyi değerlendiren, büyük insan Atatürk, kadına kazanmayı hak ettiği haklarını vererek, onu özlemini duyduğu toplum içindeki saygın statüsüne getirmiştir. Atatürk siyasal ve sosyal hakların kadın tarafından kullanılmasının, insanlığa mutluluk ve saygınlık sağlayacağı için gerekli olduğuna inanmaktaydı. Türk kadınının dünya kadınlığına elini vererek barış ve güvenliği için çalışmasını istiyordu.
okul arkadaşlığı
Atatürk, bilime verdiği önemi ve bilimsel bakış açısını “şahsına münhasır bir modelle” oluşturmuştur. İlkelerinden inkılâplarına, koyduğu kanunlardan açılmasını sağladığı kurumlara kadar liderlik ettiği her uygulamada kendine has niteliklerden izler vardır. “Çağdaşlaşma”, “bilim” ve “teknoloji” kavramlarını özümsemiştir.
Yorumlar
Yorum Gönder